Filmin basın toplantısına katılan sanatçının eşi, sinema oyuncusu Muhterem Nur, kendi hayatında Gürses'in önemine işaret ederek, "İkimiz bir hayattaydık. Bir hayata bağlıydık. Güzel bir hayatımız vardı. Finali kötü oldu." dedi.
Nur, Müslüm Gürses'in dışarıda oldukça ciddi ve sert yapılı, evde ise çok sakin bir tavrının olduğunu belirterek, "İyi biriydi. İçeride bana Muhteremcim, dışarıda ise Muhterem Hanım diyen bir adamdı." ifadelerini kullandı.
Eşinin vefatından sonra yaşamının değişmediğinin altını çizen Nur, hayatındaki her şeyin aynı olduğunu ve o nasıl istiyorsa öyle yaşadığını, tek farkın yalnızlık olduğunu söyledi.
Muhterem Nur, Gürses'in çok sevilen bir sanatçı olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Gün gelip kaybolup gidecek ismi. 10 sene, 100 sene devam edecek değil. Bazı yazarların kitapları, eserleri kalır. Biz de sanatçıyız. Filmlerimiz var ama onlar da değişiyor. Sinema da değişiyor. Buna rağmen film yapılmasını istedim. Önce çalışma yaptım. Kitap hazırladım. Hikayeleri hazırladım ve Nuri Bey'e sundum. Şimdi filmi yapılıyor. Güzel de yapıldığına inanıyorum. Çok güzel bir şey çıkıyor. Unutulmasını istemiyorum. Bu nedenle başladık. Başka bir amacım yoktu zaten. Hayranları onu çok seviyor ve bekliyorlar. O ölmemiş yani bu dünyadan gitmemiş gibi davranıyor hepsi."
Sanatçıyı tüm yönleriyle yansıttıklarını kaydeden Nur, "Her özelliğini anlattık. Yaşantısı olduğu gibi, doğumundan bugüne kadar filmde var. Bu film güzel yapılıyor. İnsanlar tarafından beğenilir inşallah. Benim amacım da dünyaya çok güzel bir eser bırakmaktı. Müslüm'ün ismimin yaşamasını istiyorum. Onun için böyle bir şeye girdim." dedi.
- "Birini birine benzetmek gibi bir derdimiz yoktu"
Filmin ortak yapımcısı Mustafa Uslu da Gürses'in çok saygı duyulacak bir hayatı olduğuna dikkati çekerek, "Hiçbirimizin bilmediği özellikleri var. İnşallah bunları yansıtacağız. Örneğin tıbben, doktorlar tarafından şarkı söylemesi yasaklanmış ama o, içindeki sanat ve müziğe olan aşkıyla bir şekilde söylemek istiyor. Kendini şarkı söylemekten alıkoyamıyor ve kendi tarzını, tavrını yaratıyor. Şarkıları öyle söylemeye başlıyor. Bu tarz da Türk milletinin çok hoşuna gidiyor. Alıp bağrımıza basıyoruz, seviyoruz ve yıllardır da dinliyoruz. O yüzden bu projenin içinde olmaktan büyük şeref duyuyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Uslu, kendisinin de Gürses hayranı olduğunu ve çocukluğundan beri onun şarkılarını dinlediğini vurgulayarak, projede yer almaktan çok mutlu olduğunu söyledi.
Gürses'i canlandırmanın çok zor olduğunu dile getiren Uslu, şöyle devam etti:
"Birini birine benzetmek gibi bir derdimiz yoktu. Eğer böyle bir şey yapsaydık, çok amatörce ve taklit olurdu. Zaten benzetebileceğimiz karakter Müslüm Gürses. Ona benzetmek de kolay bir şey değil. O nedenle biz, Müslüm Gürses tavrı ve tarzıyla şarkı söyleyen bir ses, yeni bir duruş yaratmak için yola çıktık. Asla taklit etmek için değil. Bunun için de hakikaten iyi şarkı söyleyen, müzikle ilişkisi olan bir oyuncuyla çalışmak zorundaydık. Aksi takdirde o oyuncuya müzik eğitimi ve bağlama dersi vermek en az bir 1,5 yılımızı alacaktı. Timuçin Esen'le yolumuz kesişti. Kendisinin albümü var. Müzikle çok içli dışlı ve bu projeye çok inandı. Bana göre onun hayatındaki en riskli ve bıçak sırtı bir proje. Çünkü canlandırmaya çalıştığı karakter çok güçlü ve çok büyük bir karakter. Toplumun büyük çoğunluğunun sevgi ve saygısını kazanmış bir karakter. Onun için çok emek verdi, aylarca çalıştı. Amerika'ya gidip özel dersler, kurslar ve bağlama dersi aldı. Müslüm Gürses'in çocukluk arkadaşlarıyla konuştu."
Mustafa Uslu, bir sahnede Müslüm Gürses'in görüntüsüne de yer verileceğini söyleyerek, gerçek Müslüm Gürses'le oyuncu Gürses'in bir sahnede karşılaşacağını dile getirdi.
Filmi sadece Müslüm Gürses için hazırlamadıklarını belirten Uslu, "Müzik evrensel bir şeydir. Müslüm Gürses de çok evrensel. Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. Mesela Gürses'in Hollywood'a gidip konserler verdiğini biliyor muydunuz? Hiçbirimiz bilmiyorduk ama gerçekten Hollywood yıldızlarından Tom Cruise ve Brad Pit'e konserler vermişliği var. Dolayısıyla konuya böyle yaklaşıp, müziğin evrenselliğinden faydalanarak, tıpkı Ray Charles filmi gibi tüm dünyaya 'Müslüm' filmimizi servis etmek istiyoruz. Çünkü Müslüm abi bunu hak eden bir karakterdi." dedi.
Yapımcı Uslu, Muhterem Nur ve Müslüm Gürses aşkının da yansıtılacağını aktararak, "Yüzyılın aşkını beyaz perdeye yansıtacağız. Yüzyılın aşkını görecek Türkiye." değerlendirmesinde bulundu.
- "Büyük bir müzik insanını tanımak adına olağanüstü bir fırsat"
Ortak yapımcı Nuri Yıldırım da Müslüm Gürses'in çok önemli bir Türk büyüğü olduğunu aktararak, "Ben özellikle okumayı çok seven biri olarak, Hakan Günday'ın filmin senaryosunu yazdığını duyduktan sonra bilişim sektörünün dışında bir iş olan bu filme yapımcı olarak dahil olma kararı verdim. Bir süre senaryonun yazımı devam etti. Daha sonra Mustafa Bey ile ortak yapma kararı aldık. İyi bir proje olduğunu görüyoruz biz de." ifadelerine yer verdi.
Gürses'i hak ettiği gibi ve kendilerine yakışan şekilde anlatmaya çalıştıklarını vurgulayan Yıldırım, "Sandık" albümünün ardından sanatçıyı dinlemeye başladığını aktararak, "Hayat hikayesi çok güçlü bir dram. Hikayesinden çok uzaklaşmadan, ona bağlı kalarak hem bilmediğiniz hem de çok kıymetli dersler alabileceğimiz ve şaşıracağımız bir iş çıkartıyoruz. Sürprizler var ve tabii ki şaşıracaksınız." diye konuştu.
Yıldırım, setin Adana'da devam ettiğini ve ekibin canla başla çalıştığını vurguladı.
Filmin senaristlerinden Hakan Günday da "Öncelikle bizim için, büyük bir müzik insanını tanımak adına olağanüstü bir fırsat. Muhterem Hanım'ın da sayesinde, derinlere indikçe, bir insanı tanımak, hayatla nasıl başa çıktığını, zorluklarla nasıl mücadele ettiğini görmek ilham vericiydi bizim için. Bir keşif süreciydi. Hala da bitmeyen bir öğrenme ve ilham alma süreci." görüşlerini paylaştı.
İkinci senarist Gürhan Özçiftçi ise Gürses'in çok tanıdık bir karakter olduğuna işaret ederek, "Hayatını araştırmaya girince başka bir şey çıktı ortaya. Bambaşka bir derinliği, acıları olan, yaşamla savaşmış biri. Belki de kimse bu savaşı böyle görmedi. Olan olayların hepsi gerçek." dedi.
Eylül ya da ekim ayında izleyiciyle buluşması planlanan filmde, Timuçin Esen'in yanı sıra Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl, Erkan Can, Turgut Tunçalp, Taner Ölmez, Güven Kıraç da rol aldı.
Yorumlar